Kürtlerin kökeni nedir?
Arslan Bulut'un yazısı Gaziantep’ten genç bir okuyucum “Atatürk’ün Yol Haritası” adlı eserimdeki “Kurmançi ve Zaza aşiretleri ise Türkiye nüfusunun yüzde 8’ine tekabül eder. Evet, bu aşiretlerle karışma söz konusudur. Ancak bunun Türk varlığının tümünü etkilemesi düşünülebilir mi?” ifadelerine açıklık getirmemi istedi. Gündemle de ilgili olduğu için verdiğim cevabı Yeniçağ okuru ile paylaşmak istiyorum: Öncelikle ele almamız gereken konu şudur ki, Kürt aşiretlerinin bir kısmı Kürtleşmiş Türklerdir. Bugün Kürtçe konuşan Karakeçililer, Kayı boyundan gelen Oğuzlardır. Bunun gibi 24 Oğuz boyundan Beydili boyu da önemli oranda Kürtleşmiştir. Sebebi, Osmanlı-İran savaşında, Alevi Türkmenlerin, Sırp-Hırvat kökenli Osmanlı paşalarının şerrinden İran’a doğru kaçması ve yerlerine Yavuz Selim tarafından Kürt aşiretlerinin yerleştirilmesidir. İran’a kaçamayan Türkmen aşiretleri, kendilerine beylik verilen, vergiden ve bölge dışı askerlikten kurtulan sünni Kürt aşiretlerine sığınmıştır. Yavuz’dan sonra Kürt olmak imtiyazlı olmak demekti. Türkmen olmak ise celali, kızılbaş demekti! Bu baskılar sonucu Türkmen aşiretleri kendilerini Kürt olarak gösterdi ve bölgede yaşamaya devam etti. 2. Abdülhamit döneminde de imtiyazlar yenilenince, bölgede yaşayan herkes Kürtlük iddiasında bulundu. Çünkü Kürt olunca vergiden ve bölge dışı askerlikten tamamen kurtuluyordunuz! Kurmançi lehçesindeki Türkçe kelimeler, eski Göktürk Türkçesi’nde bulunan kelimelerdir. Yani Türklerle karışmaları Selçuklu çağından çok önce başlamıştır. Belki İskitler çağına kadar gider. İlk devirlerde Sakalar (İskitler) İran ile komşu idi. Bugünkü İran’ın Türkmenistan’a yakın olan Horasan tarafının adı o zamanlar Turan idi! İlk Kürt kabilesi, İran ile Turan arasında bir sınır kabilesiydi. İlk Kürt kabilesi İran kökenlidir diye bir kabul vardır. İşte bu sınırdaki bir kabilenin adı, daha sonra iki arada bir derede kalan bütün aşiretlerin ortak adı haline gelmiştir. Yani varoluşlarından itibaren Türk-Fars karışımı söz konusudur. Zazaların kültürel özellikleri ise Oğuz boylarından ayırt edilemeyecek gibidir. Hatta köylerde kullanılan eşyaların adları bile aynıdır. Elazığ, Tunceli Zazalarında bu durum Prof. Dr. Tuncer Gülensoy’un Elazığ ve Tunceli köylerindeki araştırmaları ile de tespit edilmiştir. Ayrıca Tunceli’de Moğollar’dan kaçan Harzemşahlar da yerleşiktir. Türk’türler ama kısmen Kürtleşmişlerdir. Türkiye Kurmançileri ve Zazalar, Selçuklu ile gelen Türkmenlerle de önemli oranlarda evlilikler yoluyla karışmıştır. Bu karışımdan türeyen nesillerde Türkçe ve Türk kültürü hakimdir. Buradaki kastım bu karışımlar yoluyla Kurmançilerin hakim kültür olan Türk kültür dairesinde bulunduklarıdır. Göktürk yazıtlarındaki “Kürt İlhanı Alp Urungu” tercümesini bazı bilim adamları kabul etmiyor. Yanlış okunmuştur diyenler var. Fakat şu bir gerçek ki, Türkler nereye gitmişse içlerinde düşük oranda olsa da Kürt kabileleri vardır. Bugünkü Macar bilim adamları, Hunların torunları oldukları bilinciyle yaptıkları araştırmalarını Kafkasya’ya, Orta Asya’ya ve eski Sümer şehirleri Ur, Uruk ve Lagaş’a kadar dayandırıyor. Bugünkü Macaristan’da da Kürt adını taşıyan köyler vardır. Hunların içinde oralara kadar gitmişlerdir! Osmanlı topraklarında yaşayan Kürtlere, ayrı bir millet bilinci vermek için Ruslar, İngilizler ve Amerikalılar bir sürü teori üretmiştir. İşin ilginç tarafı, bu teorilerin her birinde Kürtlere farklı bir tarihi köken verilmiştir. Bu durum gösteriyor ki hepsi uydurmadır.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder